Duyurular Haberler Makaleler

DÜNYADA VE TÜRKİYEDE HELAL GIDA ARAYIŞLARI VE HELAL SERTİFİKALAMA

HELAL, bir Müslümanın Hayat standardının olmazsa olmazını teşkil eder.
Doğumundan ölümüne kadar HELAL dairesi içerisinde yaşamak en önemli hedefidir. Bu hedefinin en önemli halkası ise HELAL Lokma’dır. Boğazından geçecek her lokmanın hesabını Allah(cc)’a vermek zorundadır. Bu sebeple, bir Müslümanın yediği içtiği her lokmanın mutlaka HELAL olması şarttır. Maddi ve manevi hayatının sağlıklı ve feyizli devam edebilmesinin en önemli güvencesi HELAL Lokmadır.İlk insan ve ilk peygamberimiz olan Hz. Âdem (a.s.)’ın ve eşi Havva anamızın, Allah tarafından kendilerine yasaklanmış ağacın meyvesini, şeytanın aldatması sonucu yemeleri, onların imtihanı kaybetmelerine ve cennetten çıkartılmalarına neden olduğu gerçeğini düşündüğümüz zaman,Helal Lokmanın bütün insanlar için ne kadar önamli olduğu anlaşılır. Yüce Allah (c.c.), birçok âyet-i kerimede hem insanlığa, hem iman edenlere ve hem de bütün peygamberlere seslenmiş, onların helal, hoş, sağlıklı ve temiz gıdaları tüketmeleri ve pis, zararlı çirkin ve haram olan her şeyden uzaklaşmalarını emretmiştir

Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin. Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o size apaçık bir düşmandır.(Sure 2,Ayet 168)

Ey iman edenler! Size kısmet ettiğimiz rızıkların hoş ve temiz olanlarından yiyin ve Allah’a şükredin, eğer yalnız O’na kulluk ediyorsanız.” (Sure 2,Ayet 172)

Ey Peygamberler, pak ve helal taamlardan yiyiniz. İyi ve hayırlı işler yapınız. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı bilirim.” (Sure23,Ayet 51)

Son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) de Müslümanların Helal Lokma yemeleri ve içmeleri üzerinde çok önemle durmuş, haramdan kaçınmaları için her türlü örnek uygulamaları hayatında göstermiştir. Sahih sünnet uygulamaları, bu konuda Müslümanlara aydınlatıcı bir yol ve rehber olmuş ve olmaktadır. Numan b. Beşir(r.a.) rivayet ettiğine gore Resul-ü Ekrem(s.a.v.) şöyle buyurmuştur.
“Şüphesiz ki helal belli, haram da bellidir. Bu ikisi arasında çok kimselerin bilmedikleri şüpheli şeyler vardır. Her kim şüpheli şeylerden korunursa, dinini ve namusunu korumaya talip olmuş demektir. Kim ki şüpheli şeylere dalarsa, tıpkı bir korunun çevresinde hayvanlarını otlatan bir çobanın sürüsünün çok geçmeden o koruya dalacağı gibi o da haramların içine düşüverir. Dikkat ediniz, her hükümdarın bir korusu vardır. İyi dinleyiniz: Allah’ın korusu da yasaklarıdır. Uyanık olunuz: Vücudun içinde bir çiğnem et vardır. O iyi olduğunda bütün cesed de iyi olur. O bozulduğunda ise bütün bünye fesada uğrar. Biliniz ki o kâlp’dir.” (Buhari ve Müslim)

“Allah yolunda sefer yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam, ellerini göklere uzatarak:”Ya Rab, ya Rab!” diye yalvarıyor. Hâlbuki onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böylesinin duası nasıl makbul olur?” buyurmuştur.(Müslim)

“Her kim ki, vücudunun uzviyeti haram lokma ile teşekkül etmiştir. Artık cehennem, o vücuda yaraşan en iyi bir makardır.” (Sahih-i Buhari, Taberani Said İbn-i Yezîd tarikıyle Ömer İbn-i Hattab)

Bir adam, Resulullah (s.a.v) Efendimizden içkiden sordu. Efendimiz(s.a.v.) onu içkiden men etti. Bunun üzerine o adam dedi ki: “Ben onu sadece ilaç olarak kullanıyorum.” Resulullah (s.av) efendimiz şu cevabı verdi: “O bir devâ değil, hastalığın ta kendisidir.” (Sahih-i Müslim- Müsned-i Ahmed)

“Her sarhoşluk veren hamr içkidir, ve her içki (hamr) haramdır.”(Ebu Davud- Sahih-i Müslim)

“Çoğu sarhoş edenin azı da haramdır.”(Ebu Davud – Tirmizi)

“Şüphesiz ki Allah hem hastalık, hem de onu tedavi eden ilacı indirmiştir; her hastalık için bir devâ yaratmıştır. O halde kendinizi tedavi edin, haram ile tedavi olmayın!”(Ebu Davud)

“Şüphesiz ki Allah sizin şifanızı size haram kıldığı şeylerde kılmamıştır.” (Şifayı o gibi maddelere yerleştirmemiştir.)(Buhari – İbn Mes’ud (r.a) )

“Allah içkiye de, içene de, sunana da, satana da, satın alana da, sıkana ve sıktırana da, taşıyana da, kendisine götürülene de ve parasını yiyene de lanet etsin.(Ebu Davud)

“Allah (c.c)’a ve ahirete inanan içki içmesin, içki içilen sofraya da oturmasın.” (Taberânî)

20. Asırda helal gıda arayışları, Müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerden ziyade, Müslümanların azınlıkta bulunduğu ülkelerde etkin bir şekilde başlamıştır. Bu Gayr-i Müslim ülkelerde yaşayan Müslümanlar, kendilerine ve çocuklarına helal yiyecek ve içecek bulmak için büyük gayretler sarf etmek zorunda kalmışlardır. Müslümanlar bu arayışlarını sürdürürken, Yahudilerin uygulamakta oldukları Kosher sistemi onların da dikkatini çekmiştir. ABD’de önceleri Müslümanlar, Kosher damgalı yiyecekleri tercih etmişlerdir. Çünkü diğer yiyecek ve içeceklerle ilgili geniş ve ikna edici bilgilere sahip değillerdi.

1960 lı yıllardan sonra Kapitalist üretim ve tüketim çarkının etkin bir hale gelmesi, batı egemenliğinin batılı yaşam tarzının/modernitenin dünya insanlarına dayatılır olması da diğer din mensuplarını düşündürmüş ve arayışlara sevk etmiştir. Az maliyetle daha çok para kazanma hırsı, üretimde domuz ürünlerini yaygın bir şekilde kullanma, ölü hayvanların her şeyini üretimde değerlendirme, gıda katkı maddelerinin alabildiğince yaygınlaşması, hormonlar ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO’lu maddeler) bu yaşam tarzıyla birlikte insanların hayatlarında normal bir şekilde yer etmeye başladı. İnsanların yeme/içme tarzları değişti, gelenekler farklılaştı, fast food ve abur cubur yeme şekilleri yaygınlaştı. Tabiî hayat tarzından uzaklaşma sonucunda yaygın ve değişik hastalıklar, insanlığı yok etmeye devam etmektedir. Gerek Müslümanlar gerek diğer din mensupları, bu kötü gidişata karşı arayışlarını hızlandırmış, çözüm yolları bulmaya çalışmışlardır.

Bazı çalışma guruplarından örnekler:

ISNA(Islamic Society of North America)

ABD’de yaşayan Müslümanlar, 1963’de ferdi gayretlerini birleştirerek günlük hayatını ilgilendiren konularda çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Bu çalışmalar meyvesini vermeye başlamış, Müslümanlar ABD’de ilk olarak Helal Standartları tesbit ve ilan ederek bu alanda çalışmalar yapmak üzere faaliyete geçmişlerdir. Hazırladıkları HELAL STANDART şöyle idi: Halal Standards:

The animals/birds belong to Halal species.(Hayvanlar ve Kanatlılar, Eti Helal Kılınmış cinsten olacaktır)

The animals/birds are raised on Halal approved feed(Hayvanlar ve Kanatlılar Helallıği onaylanmış yemlerle beslenmiş olacaktır.)

The animals/birds had no anti-biotic residual at the time of slaughter.(Hayvanlar ve kanatlılar kesim zamanında anti-biyotik kalıntı içermiyecektir.)

The animals/birds are slaughtered by a Muslim slaughter man pronouncing Tasmiyah (Bismillah) and Takbir (Allah u akbar).( Hayvanlar ve Kanatlılar Müslüman bir erkek tarafından Tesmiye “Bismillah” ve Tekbir “Allahu ekber” telaffuz ederek kesilmelidir.)

The animals/birds are slaughtered by a sharp instrument from the front of the neck. The throat(Mirree), windpipe Halkoom), and the two jugular veins (Wadijain) are cut in the neck causing the animal’s/bird’s death by bleeding without cutting the spinal cord. (Hayvanlar ve Kanatlılar boyunlarının ön tarafından nefes borusu, yemek borusu ve iki ana damar keskin bir bıçakla kesilmelidir.)

All the ingredients and materials used in the process of production of a product must be Halal.(Bir ürünün üretim işlemlerinde tüm katkı maddeleri ve malzemeler Helal olmalıdır.)

The products/ingredients are handled, manufactured and packaged under the highest standards of cleanliness and hygiene.( Ürünler ve katkı maddeleri, temizlik ve hijyenliğin en üst standartı altında taşınmalı,üretilmeli ve paketlenmelidir.)

Contamination and cross contamination with any non-halal material, product/ingredient must be strictly avoided at every step of the production and distribution.(Üretimin ve sevkiyatın her bir aşamasında, helal olmayan bir malzeme,ürün veya katkı maddesi ile kirlenme ve çapraz bulaşma en üst itina ile önlenmelidir.)

The production, processing, storage, packaging, transportation, and distribution are carried out according to the Halal production protocol set forth by ISNA.(Üretme, işleme, depolama, paketleme ve sevkiyat ISNA tarafından ileri sürülen Helal üretim protokoluna göre yürütülmelidir.)

ABD’deki bu ana kuruluş dışında IFANCA ve benzeri kurumlar da Helal Gıda ve Sertifikalama çalışmalarını sürdürmektedir. Müslümanların çoğunlukta olduğu İslâm Dünyasında ise, Helal sertifikalama işinin öncülüğünü Malezya ve Endonezya gibi ülkeler yapmıştır. Bu ülkeler Helal standartları ve şartnameleri oluşturmuş, devlet olarak bu işe ilgi gösterilmiş, ithal ettiği ürünlerden kendi şartnamelerine uygun davranan devletlerden yiyecek ve içecek maddelerini ithal etmeye çalışmaktadırlar. Üniversitelerin bünyesinde Helal Ürünler Araştırma Enstitüleri kurulmuş, burada ilmî ve teknik çalışmalar yapılmıştır. Günümüzde de bu çalışmalar etkin bir şekilde devam etmektedir. GİMDES’in 25-26 Nisa 2009’da gerçekleştirdiği Uluslararası HELAL GIDA konferansında bir tebliğ sunan Malezya Putra Üniversitesine bağlı Helal Ürünler Araştırma Enstitüsünde görev yapan Prof.Dr. Yakoop gıda maddelerinin içinde kullanılan hayvani maddelerin kökenini çok kısa zamanda DNA testi ile tespit edebilecek cihazlar geliştirdiklerini bildirmiştir.

World Halal Council (WHC)/Dünya Helal Konseyi:

Bir çatı kuruluşu olan Dünya Helal Konseyi, merkezi Cakarta’da olup, bugün 60’a ulaşan ülkeden üyesi bulunmaktadır. Endonezya merkezli olan bu kuruluş, 2002 yılında kurulmuş, her yıl olağan toplantılarını başka bir ülkede gerçekleştirmektedirler. Bu yılki toplantısı Çin’de, 2010 yılı toplatısı ise GİMDES’in organizesi altında Türkiye’de yapılacaktır. Bu kuruluşun bütün üyelerce benimsenmesi için hazırladığı “Helal Standartları” mevcuttur. Buraya üye olan her kuruluş, tüzük gereği birbirlerini akredite etmektedir. Bununla birlikte üye ülkelerin kendilerine mahsus standartları bulunmaktadır. Üyeler tek bir logoya sahip değildir. World Halal Foundation (WHF) Malezya merkezli uluslararası bir çatı kuruluşu. Hedefi Birleşmiş Milletler’in akredite ettiği bir kurum oluşturmak. Böylece dünya ülkelerinin lokal hukukunda “Helal için ISO” standardının tanınmasını ve legal hale getirilmesini gerçekleştirmek istemektedir. Bu kurum GİMDES’e kurucu üye olmasını isteyen bir resmi yazı göndermiş bulunmaktadır.

World Halal Forum/Dünya Helal Forumu:

Bu kuruluş, Malezya’da kurulmuş bir çatı kuruluşudur.Kendilerinin oluşturduğu Dünya Helal Standartları mevcuttur. Malezya’nın akredite ettiği ülkeleri kendi üyesi olarak kabul etmektedirler. Yaygın bir çalışma ağına sahiptir. Bu kurum daha çok Helal Sertifikalı ürünlerin pazarı ile meşgul olmakta, bu sebeple saygınlığını büyük ölçüde kaybetmektedir Üyeler tek bir logoya sahip değildir.

OIC-İslâm Konferansı Teşkilatı Çalışmaları:

57 İslâm ülkesinin üye olduğu İslâm Konferansı Teşkilatı’nın çalışmaları, birkaç yıldır devam etmekte olup, standart ile akredite kuruluş oluşturma gayretleri içindedir. İKT Helal Standart çalışmaları henüz sonuçlanmış değildir, birkaç yıldır üzerinde değişik ülkelerin uzmanları nezdinde devam etmektedir. Türkiye’den Türk Standartları Enstitüsü direkt bu çalışmalara katılmakta, sivil toplum kuruluşlarını bu çalışmalara dâhil etmemektedir.Ayrıca bu çalışmalar, İKT bünyesinde İSEDAK Başkanlığına verilmiştir. İSEDAK Başkanlığı, Devlet Planlama Müsteşarlığı bünyesinde çalışmaktadır. İKT, bu çalışmalarda üst akredite kurumu oluşturmak istemektedir. Ancak üye ülkelerin devlet politikalarının farklılığı çözümü zorlaştırmakta ve devlet yönetimlerinin yönetiminde olması düşünülen akreditasyon kurumunun ileride devletlerin çeşitli politik çekişmelerinin odağı haline gelebileceği ihtimali düşündürücü olmaktadır.

Bu durumuyla dünyadaki Helal Sertifika kuruluşları bir dağınıklık içindedir. Logolar, standartlar ve olaylara bakış açıları farklı farklı olup, çok değişik uygulamalar sergilemektedirler.Çatı kuruluşlar bu dağınıklıkları azaltmakta önemli görevler yapmaktadır. Dünyadaki helal sertifika kurumları, büyük ölçüde vakıf, dernek ve sivil toplum kuruluşu olarak görev yapmaktadır.Şirket ve ticari bir firma şeklinde çalışmamaktadırlar. Bu dernek ve vakıflar, Helal sertifikalama karşılığında, bu faaliyetleri deruhte etmek ve devamını sağlamak için belli ücretler talep etmektedirler.

Helal Sertifikalama ve Ulema Meclisleri Dünyadaki helal sertifika kurumlarının başkanları, büyük ölçüde teknik bilim adamları veya teknik personeldir. Her kuruluş, kendi ulema meclislerini/şerî heyetlerini oluşturmuş, onların aldığı kararlara ve fetvalara göre hareket etmektedirler. Helal, haram, mekruh, meşbuh gibi meseleler, fıkhî meseleler olduğu için bu kararı verecek olanlar da fakihler/âlimler olacaktır.Helal-Haram konularında Teknik Bilim adamları ve fıkıh ilim adamları ahenkli bir çalışma yapmalıdırlar. Ancak Osmanlının son dönemlerinden başlayıp günümüze kadar devam eden Mektep- Medrese zıtlaşmaları sebebi ile din eğitimine yönelmiş ve çalışmalarını bu sahada devam ettiren insanlarımızda, bütün dünyayı avucunun içerisine alan teknolojinin ve onun ürünlerinin içeriğine ait bilgisizlik, öbür tarafta hayatının 15-20 senesini vererek teknik sahada eğitim görmüş insalarımızda da tamamen sekuler anlayışla yürütülen eğitim programları boyunca bir saatlık dahi ciddi bir dini içerikli ders görmediğinden günlük hayatı için elzem olan fıkıh bilgilerinden mahrumiyet, bu iki gurubu imtizaç ettirmede sıkıntılar oluşturmaktadır. Osmanlının yıkılışından sonra toprakları üzerinde oluşturulan devletlerin çoğunda dini hayatı yok etme planları içinde toplumun hayat damarlarından biri olan fetva kurumunu da yok etmeye çalışmışlardır. O dönemlerde ilmi ile amil olan hocalar katledilerek, idam edilerek yok edildiler ve yerlerine, açtıkları okullarda rejimlerine uygun her çeşitten adam yetiştirme yoluna yöneldiler.

GİMDES,böyle bir karmaşa ortamında, Helal Sertifikalamaya esas teşkil edecek ”GİMDES HELAL GIDA ŞARTNAMESİ”’ni oluşturabilmek için görüş ve fikirlerine itibar edilen yaklaşık 60 cıvarında bilim ve fıkıh uzmanı insanımıza ulaşmaya çalıştı. Bu zevatı davet ederek 7 toplantı yapıldı. Kimi hocamız toplantımıza gelerek, kimi hocamız yazılı görüşlerini bildirerek, kimi hocamız hiç cevap vermeyerek bu sürece katkıda bulundular. Bugün GİMDES’in uygulamalarda kullanacağı HELAL ŞARTNAME son şeklini alırken takib edilen süreç ise şu seyri takip etti; 1.İlk olarak Malezya Helal Standardı tercüme edilerek işe başlanmıştır.2. Fıkıh kurulu ve Teknik Bilim Kurulu müşterek veya ayrı olarak 7 kez toplantı yaparak, toplantıya katılan uzman ve ilim adamlarımızla bu şartname üzerinde görüşmeler yapılmıştır3. Toplantılara katılamayan ilim adamlarımızın bazılarından yazılı görüşler gönderilmiştir.4. Yurtdışından ulaşabildiğimiz bazı kuruluşların standartları temin edilerek tercüme edilmiş ve görüşmelerde onlar da değerlendirilmiştir.5. Bu görüşmelerde farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Ancak GİMDES olarak bu görüşlerden Müslüman üretici ve tüketiciyi daha güvenli kılacak cumhur ulemanın görüşünü tercih etmeyi yeğlemiştir.6. Hiç şüphesiz bu standart bir fetva kitabı değildir. Bu standart. gelmiş geçmiş dünün ve bu günün bütün fukuhasının verdiği fetvalardan, bir önceki maddede belirttiğimiz hedefe uygun olanlarını seçerek şekillendirdiğimiz ve GİMDES’in misyonunu temsil eden bir standart kitabıdır.7. Sonuçta takriben 35 uzman ve ilim adamımızın katkıları ile bu standart bu son şeklini almıştır8. Bu standart kitabı değişmez değildir. Uygulamalarda karşılaşılabilecek yeni durumlar gözden geçirilerek standartta gerekli görülecek değişiklikler yapılabilecektir..

Türkiye’de Helal Gıda ve Sertifika:

Türkiye’de bu tür arayışlar, önceden de olmakla birlikte 1970li yıllarda biraz daha belirgin ortaya çıkmıştır. Özellikle margarin yağının yenilmemesi ile başlayıp, dindar kasaplardan et alma hassasiyeti ile devam etmiştir. Her lokantada etli yemek yememe ve diş fırçalarında domuz kılı bulunma ihtimali, Müslümanları daha dikkatli hale getirmiştir. Kapitalist üretim ve tüketim çarkı hızlı bir şekilde toplumları tutsak etmeye devam ettiği yıllarda, özellikle 1986 yılında bu kısmen bilinçsiz arayışların sebeplerini bilimsel ve uygulamaya dayalı olarak hazırlanan “Yediklerimiz, İçtiklerimiz Helalmı?Haramı? GIDA RAPORU” kitabımız daha etkin bir şekilde toplumların bilinçlenmesine vesile olmuştur. Her kesim ve kişiler bu konuyla yakından ilgilenmiş, cemaatler, vakıflar ve dernekler kendilerine göre çözüm yolları üretmeye çalışmışlardır. GIDA RAPORU kitabı hızla beş baskı yapmış, ama bu çözümler, toplumun büyük ekseriyetini içine alamamıştır. 2003 yılında GIDA RAPORU internet ortamında www.gidaraporu.com ismi ile tarafımdan yayına başlatıldı. Bugüne kadar 6 yılda 9 milyonun üzerinde izlenim alması konunun toplum tarafından ne kadar çok önemsendiğini göstermektedir. Bu tarz çalışmaların da yeterli olmayacağı görüşü ile, 2005 yılında bu amaçla bir dernek kurmaya karar verilmiştir. GİMDES(Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Sertifikalama ve Denetleme Araştırmaları Derneği) bu amaç için hizmete başlamıştır. Bu çalışmalar, hâlen varlığını daha güçlü, daha katılımcı olarak sürdürmektedir.

Uluslararası Konferanslar

Türkiye’de ilki 2007 yılında Dünya Helal Forumu tarafından düzenlenen uluslararası bir konferans düzenlenmiştir. Olayı Helal Sertifikanın rantına indirgeme temayülü sebebi ile sert tepkilere sebep oldu ve bir daha ortaya çıkamadı. 24 Şubat 2008’de ve 25-26 Nisan 2009’da GİMDES (Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalama Araştırmaları Derneği) tarafından düzenlenenen uluslararası “HELAL GIDA” konferansları yurt içi ve yurt dışında önemli gelişmelerin oluşmasına vesile oldu. Bu iki konferans, basında geniş bir şekilde yer almış ve iyi bir ses getirmiştir. 2005 yılında kurulan GİMDES, 2009 yılında 60 yakın ülkede üyesi bulunan World Halal Council’in üyesi olmuş ve bu kuruluş tarafından akredite edilmiştir. GİMDES, 2009 Nisan’ındaki konferanstan sonra ihracata yönelik Helal Sertifika vermeye başlamıştır. Halen 25’in üzerinde firmanın müracaatı alınmış. 10 Firmanın da sertifikaları kendilerine teslim edilmiştir.

GİMDES, konunun öneminin idraki içerisinde hızlanacak talepleri karşılamada değerlendirilmek üzere “Helal Sertifikalı Denetçi” ve”Helal Sertifikalı Kasap” yetiştirmek için uygulamalı eğitim programını planlamıştır. İlki 12-16 Ağustos ayında gerçekleştirilmiş ve 15 eleman imtihan sonucu Helal Denetçi yolunda ilk adımlarını atmışlardır. Bu eğitim çalışmaları devam ettirilecektir.

GİMDES’in öncülüğünde helal gıda platformu kurulmuş, bu vesile ile çeşitli illerde ve sivil toplum kuruluşlarında konferans, seminer, tv, radyo gazete ve mecmualarda ropörtajlar yapılarak kamu oyunun bilinçlenmesine hizmet edilmiştir.

GİMDES, samimiyeti ve dini hassasiyeti sebebi ile Türkiyeli Müslümanlar tarafından sahiplenilmiş bir kurumdur. Bunun da sebebi helal gıdaya gerçekten gönülden bağlı ve günlük yaşantısında dikkatli olan bir avuç insanın ihlaslı desteğinden kaynaklanmaktadır. 25 yıllık bu ihlasli ve sabırlı yürüyüş bugün birçok gelişmelerin yanında, çeşitli kurum ve kuruluşların da bu konuları kamu oyu ile paylaşmasına vesile olmaktadır. Üretici ve tüketici her kuruluş, konuyla ilgilenen vakıf ve dernekler ayrıca kendi bünyelerinde gıda komisyonları oluşturmuş, çalışmalarını bu şekilde sürdürmektedirler. Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi de, bu konuda etkin çalışmalarını sürdürmektedir. Basın açıklamaları ve siteleriyle, toplumu aydınlatmaya çalışmaktadırlar. Ayrıca Türkiye’deki tüm İlahiyat Fakültelerinin İslâm Hukuku öğretim üyeleri ve İslâm hukuku uzmanları, 3-4 Haziran 2009’da 6. istişare toplantısında ilk kez Helal Gıda meselesini ilmî olarak ele almış ve bu konuyu toplantı boyunca müzakere etmişlerdir. Bu da, bu alandaki çalışmalara katkıda bulunması açısından çok önemli ve sevindirici bir durumdur.

Mesele Helal Sertifika olunca, bu durum çok büyük önem arz etmekte, Mevcut Sistemin, İslâm fıkhının kurallarına ve esaslarına göre yeniden gözden geçirilmesini ve tanzim edilmesini gerektirmektedir. Bu kurallara ve esaslara riayet edildiğinde, çok ciddi oluşumların meydana çıkacağı, bütün Müslümanların, hatta insanlığın ihtiyacına cevap vereceği muhakkaktır.