Yakın zamana kadar, Müslümanlar hangi yiyeceğin helal, hangi yiyeceğin haram olduğuna kolayca karar verebiliyordu. Kur’an ve sünnet bize kolayca anlaşılabilecek kurallar bildirmiştir. Yakın zamanımızda gelişen gıda endüstrisi, gittikçe yaygınlaşmış, klasik yiyecek ve içeceklerimiz dahi yeni teknolojilerde üretilir duruma gelmiştir. Hergün yediğimiz ekmek gibi. Bunun yanında bilinmeyen birçok yeni gıda çeşidi ortaya çıkmıştır. Cola, ciklet, keccap, mayonez, marşmellov v.s. gibi. Bu durum Müslüman tüketiciyi kolayca çözemediği iki soru ile karşı karşıya bırakmıştır.
- Bize sunulan yiyecek ve içecekler Helal mi?
- Bize sunulan yiyecek ve içecekler sağlıklı mı?
İkinci soruya yanıt bulmakta zorluk çekilmiyor Zira bu konuda Müslümanı, gayrimüslimi çalışmalar yapmakta. İnternette bile konuyla ilgili pek çok sayfaya ulaşmak mümkün olmakta. Bu araştırmalarda genellikle, her türlü alerjik astım, kanser, bağışıklık sistemi ve çocukların beyinsel gelişmelerine menfi etkiler yapabilecek katkı maddeleri üzerinde duru1maktadır. Maalesef Müslümanların bu sahada dahi ciddi çalışmasına rastlayamıyoruz.
Birinci soruya gelince. Katkı maddelerinin ve Endüstriyel gıda maddelerinin helal mi? Haram mı? sorusuna kesin ve tam cevap verebilmek için ciddi çalışmaların ve araştırmaların yapılmasını gerektirir. Bunun için İslam alimi sıfatını taşıyan hoca efendiler, doktorlar, gıda mühendisleri, kimyagerlik mesleğinde olan Müslümanlarla işbirliği yaparak, gerekli içtihatları ortaya koymak zorundadırlar.
Bugün tıpta ve gıda endüstrisinde bildiğimiz bitten, yengeç ayaklarına, kandan, insan saçından, domuzun her eczasına, pankreastan, kursağına varıncaya kadar akla hayale gelmedik katkı maddeleri üretilmektedir. Bizim de kursağımıza hergün bunların kullanıldığı gıda maddeleri haberimiz olmadan girmektedir.
Türkiye’de halen onlarca domuz üretim çiftlikleri faaliyet göstermekte. Bu çiftliklerde takriben yılda 700.000 ile 1 milyon baş domuz kesilip, piyasaya verilmektedir. Araştırmalara göre bu domuz etleri, gizli gizli Müslümanlara üretim yapan sucuk, sosis, salam fabrikalarına ve büyük market zincirlerine bazı turistik otel ve lokantalara intikal ettirilmektedir.
Gıda maddelerinin ambalajlandığı etiket ve şeffaf ambalaj1arda, pek çok katkı maddelerinin isimlerinin yazılı olmasına rağmen imalatta kullanılanlarla çok kere aynı olmadıkları ifade edilmektedir. Mesela Konya’ da karamela şekerlemeleri üreten bazı firmalar kontrol edilirse bu iddiamızı kanıtlayan deliller bulunacaktır.
İthal edilen katkı maddelerinin üretildikleri fabrikadaki nitelikleri ile gümrük kapısından girerken belirtilen nitelikleri farklı olmaktadır.
Bilgisizlik, ilgisizlik ve sorumsuzluk neticesinde üzücü bir tablo karşımızda durmaktadır.
Bütün dünyada toplam bir avuç olmasına rağmen, bilinçli, ilgili ve sorumluluk içerisindeki Musevi toplumu için gerek Avrupa’ da gerek Amerika’ da “Kosher Food” damgası altında Yahudilerin dini inançlarına uygun gıda maddeleri üretilmektedir.
Her yerde sorumsuzluk, her şeyde kazanç hırsı ön planda. Halkın sağlığını, halkın inançlarını dikkate alan, düşünen yok. Düşünmek isteyenler ise suçlanarak devreden çıkarılmaya çalışılıyor
Müslümanlar olarak, bizim de en az Museviler kadar inançlarımıza uygun yaşama, yeme, içme ve tedavi olma hakkımız vardır. Ancak bu hakkı hak etmek gerekir. Kimse, kimseye bedava hak vermiyor bu dünyada.
Ancak, bu ülkenin düşünen Müslümanları olarak yılmayacağız, korkmayacağız. Sonuna kadar bu halkın, layık olduğuna inandığımız, iyiliklerin, güzelliklerin kendilerine teslim edilmesine kadar mücadeleye devam edeceğiz.
Maksadımız, Müslüman kardeşlerimizin yaşama sevincini karartmak, hayatını zorlaştırmak değildir. Bilakis sıkıntıyı tespit edip çözüm üretmektir.
Bugün için en uygun çözüm, Müslüman tüketicilerin örgütlenmesidir. Bir vakıf veya demek etrafında toplanılabildiği taktirde bilgilendirme, imalatçı ve ithalatçı firmaları uyarma, bu hizmetleri yerine getirebilmek için araştırma merkezleri oluşturma imkanları sağlanmış olacaktır.