Haberler Son Eklenenler

1445. HİCRİ YENİ YILINIZ MÜBAREK OLSUN….

Bugün (19 Temmuz – Muharrem 1 ), hicrî 1445 yılına giriyoruz. Hicrî yeni yılınızı tebrik ediyoruz.

Her şeyden önemlisi, Hicri Yılbaşına medar olan KUTSAL HİCRET HAREKETİ’nin şuuruna varmayı hedefleyelim. İç ve dış emperyal güçlerin kültür bombardımanı ile dayatılan sağlıksız ve maneviyatız yaşam tarzının oluşturduğu kirlerden temizlenmek için ne pahasına olursa olsun helal ve tayyib yaşam tarzına doğru HİCRET ETMEYİ göze alalım.

Hicrî tarih, Hz. Muhammed (sas)’in Mekke’den Medine’ye hicretiyle başlar. Ancak takvim başlangıcı olarak bu tarih, Hz. Ömer devrinde kabul olunmuştur. Ondan önce Arapların belli bir takvimi yoktu. Bazı önemli hadiseleri (Hz. İbrahim’in ateşe atılışı, Fil vakası vb.) tarihe başlangıç olarak gösteriyorlardı.

Hicretten on altı yıl sonra (638), dönemin halifesi Hz. Ömer’in emriyle Medine’de bir meclis toplanarak, tarih meselesine bir çözüm bulunması istendi. Hz. Ali’nin teklifi ve mecliste bulunanların kabulü ile, Hz. Muhammed (sas)’in hicreti, İslâm tarihine başlangıcı ve Muharremin de bu yılın ilk ayı olması kararlaştırıldı.

Bu nedenlerle Hicret, İslam tarihine başlangıç teşkil etmişti. Hicrî-Kamerî yıl, on iki aydır. İlk ayı olan Muharrem ile birlikte Receb, Zilkade ve Zilhicceye Araplar “eşhur’i hurum” adı verir ve bu aylarda savaştan ve her türlü şiddetten uzak dururlardı.
Hz. Peygamber sadece aşure gününde değil bir önceki ve bir sonraki günlerde de oruç tutulmasını öğütlemiştir. (Buhari, “Savm”, 69.) İslam âlimleri de, bugünü oruçlu geçiren Yahudilere benzememek için, aşure orucunun önceki veya sonraki günle birlikte tutulmasının uygun olacağını bildirmiştir.

Bu mübarek ay vesilesiyle kutsal zaman ve mekânlara saygımızı tazelemeliyiz. Muharrem ayı ve aşure gününde meydana gelen hayırlı hadiseler hatırına Yüce Rabbimize kulluk ve şükrümüzü arttırmalıyız. Kerbela’da meydana gelen zulmü de hatırdan çıkarmamalıyız ki bir daha hiç kimse böyle bir zulüm yapmaya cesaret edemesin.

Özellikle dünya Müslümanlarının semasında kara kara bulutların yığıldığı, zalimlerin mazlum toplumlarımızın üzerine acımasızca çullandığı, çocuk demeden, kadın demeden, yaşlı demeden tonlarca bombayı üzerlerine boşalttığı, bu karanlık günlerin ufkumuzdan bir an evvel uzaklaştırılması için Rabbimize dualar edelim. Gücümüz yettiğince maddî ve manevî yardım elimizi uzatalım. Nice güzelliklerin ve kurtuluşların, tatlı ve mutlu günlerin başlangıcı olan Aşure gününü aslına ve ruhuna uygun olarak değerlendirmeyi, ahlakımızı güzelleştirmeyi, sevgi ve dostluk bağlarımızı geliştirmeyi, ömrümüz boyunca Yüce Rabbimiz’in emirlerine ve Peygamber Efendimiz (sas)’in sünnetine sıkı sıkıya bağlanmayı birbirimize hatırlatalım, temenni ve tavsiye edelim.

Zalimlerin ve zulmün içimizi kin ve nefretle doldurmasına ve kirletmesine de izin vermeyelim. Zalimin zulmü varsa mazlumun da “Âh”ı var. İçimizdeki Allah (cc), Peygamber (sas) ve ehlibeyt sevgisi, nefret, kin ve zulmü yok etmeye kadirdir.

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi bütün ümmetin üzerine olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun…