Haberler Son Eklenenler

ESAM’IN ULUSLARARASI MÜSLÜMAN TOPLULUKLAR BİRLİĞİ KONGRESİNDE GİMDES DE YER ALDI…

Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından düzenlenen Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi, 29-30 Kasım 2015 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşti. “İslam Birliği” nin tesisi için başlatılan çalışmalardan birisi olan Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi, bu yıl “Emperyalizmin Kıskacında İslam Dünyası” ana temasını işlemiştir. Kongreye, 59 ülkeden 147 temsilci katılmıştır.

Kongrede; mevcut dünya düzeninin oluşum süreci, İslam dünyasının içinde bulunduğu durum, karşılaştığı küresel tehditler, bu tehditlerin ürettiği problemler; hak ve adalet merkezli “Yeni Bir Dünya’nın inşası için ortak hedefler ve çözümler”, kongreye iştirak eden siyaset, ilim ve fikir adamlarıyla müzakere edilmiştir.

Kongrede, “Mevcut Dünya Düzeni”nin siyasi, iktisadi, teknolojik, medya, ahlaki ve sosyal boyutlarını ele alan, “Çözüm Önerileri” sunan oturumlar düzenlenmiştir. Bu ana başlıkların yanı sıra;İslam dünyasında ahlaki ve sosyal değerlerin yozlaştırılması, ekonomik sistemin kuşatma ve esareti, küresel güvenlik, şiddet ve çatışma kıskacında İslam dünyasındaki işgaller, entrikalar, sürekli istikrarsızlık, uluslararası terör, etnik ve mezhep ayrımcılığı ile çıkarılan ihtilaflar, İslam ve Müslümanlara yönelik uluslararası hukuk ve adaletin nasıl çiğnendiği tespit edilmiştir.

Davetli kurumlardan biri de GİMDES idi. ARGE ve Uluslararası ilişkiler biriminden Dr Macit ELHARİRİ ve Murat SAYIN katılımı ile GIMDES düzenlenen bu kongreye destek vererek türkçe, ingilizce ve arapça aşağıdaki bildiriyi gelen ziyaretçilere tebliğ etmiştir;

“Batı dünyası, son 200 yıllık bir zaman diliminde sinsi bir plan uygulayarak ele geçirdiği dünya hakimiyetinde insanları böylesine çaresiz ,mecalsiz bir hayat- memat noktasına sürüklemiş olmaktadır.

Batının emperyalist istilası sadece askeri, siyasi ve ekonomik olmamıştır. Belki bunlardan da daha büyük ve şumüllüsü manevidir. Batı oldum olası düştüğü inkârcı ve materyalist bataklıktan kendini kurtarmak yerine bütün insanlığı aynı bataklığa düşürme içerisinde kalmayı tercih etmiştir.Bu yüzdendir ki bütün dünyaya karşı yürüttüğü istila saldırılarının temelinde, kendisinde olmadığı için, korkunç bir kıskançlığın içerisinde kaldığı, manevi değerleri yıkmak için akla hayale gelmedik entrikaları, planları olmuştur. Silahla ulaşamadığı yerlere ekonomi ile, ekonomi ile ulaşamadığı yerlere fikirle, moda ile, teknik ile girmede büyük bir başarı göstermiştir..

İnsanlığın manevi hayatını yakıp yıkmak için Batının ortaya koyduğu sayısız planlarından en büyüğü de insanların boğazına hükmetme ihtirasıydı. ABD’nin eski yahudi kökenli başkan yardımcılarından olan Kissinger’in şu sözleri tarihi bir önem taşımaktadır: “Bana petrol kaynaklarını verin devletleri konntrol edeyim. Bana insanların gıda sistemini verin bütün insanları kontrol edeyim”. Batı bu hususta muvaffak olmak için çok emek sarfetmiş, çok çalışmış ve neticede de hakikaten başarmış. İnsanların ve hatta hayvanların gıda üretimini dahi adeta tek başına kontrol ve tekeline almış bulunmaktadır.

Asrımızda, gayri müslümlerin kontrolünde korkunç bir hızla gelişen ve insan oğlunu adeta tutsak eden sanayi hareketi gıdalarımıza da el atmış, yiyecek ve içeceklerimizin şeklini ve yapısını büyük değişikliklere uğratmıştır. Bugün sanayileşmiş ülkelerde insanlar, doğrudan doğruya tabiattan elde edilen klasik yiyecek ve içecekler yerine fabrikaların kocaman kazanlarının, preslerinin ve çarklarının içinde bilmediğimiz karmakarışık işlemlere tabi tutulmuş hazır gıda maddelerini yemek zorunda bırakılmıştır. Gerek reklâmlar ve gerekse hayat şartları bu mecburiyeti adeta zorlamaktadır.

Gıda sanayii de maalesef, diğer sanayi kollarında olduğu gibi batının, yani gayri müslüm düzenlerin, kontrolü ve hakimiyeti altındadır. Fabrika kuruluşundan imalat teknolojine ve ham maddelerine varıncaya kadar herşey üzerinde bu kontrol geçerli olmaktadır.

Bugün islam ülkelerinde kurulmuş margarin yağından tutun, çeşitli bisküvi, çikolata, şekerleme, coca cola, gazoz fabrikalarına varıncaya kadar hepsi, batıdan alınan formül ve teknolojilerle, hatta birçokları da ecnebi uzmanların nezaretinde çalışmalarını sürdürmektedir. Bu ürünlerin içeriğinde maalesef Müslümanların inancına uygun olmayan katkı maddeleri bulunmaktadır.

Boğazından geçecek lokmanın emniyetinden sorumlu olan Müslüman bu durumda ne yapmalıdır? “Gözün görmediğine gönül katlanır” deyip önüne ne getirilirse yutmaya devam mı etmeli, yoksa her konuda olduğu gibi silkinip hiç olmazsa ne yediğini araştırıp kontrol mu etmeli? Daha da önemlisi dizginleri ve ipleri kâfirlerin elinde olan bu mekanizmadan kendisini kurtarmak için birşeyler yapmalı mı? Yoksa uykusuna devam mı etmeli?

Kur’an-ı Kerim’de Allah’u Zülcelal Hazretleri;

“Ey iman edenler, rızık olarak size verdiğimiz Helal ve Tayyib olanlarından yiyiniz” … (Süre 2 – 172)

Helal Sertifikası sağlıklı yaşamın ve inancımızın gerekliliklerinin yerine getirilmesini sağlarken, diğer taraftan; üreticinin ne ürettiğinin, tüketicinin de ne tükettiğinin farkına varmasını, denetim mekanizmalarının çalışmasını, etiketlerdeki beyan ile gerçekteki içerik tutarlılığının ve analiz kabiliyetinin artmasını sağlamaktadır. Aksi takdirde herhangi bir tüketici, eline aldığı ürünlerdeki “ürünlerimizde domuz mamulleri yoktur”, “alkolsüzdür” “ürünlerimiz sağlıklı ve doğaldır” gibi beyanların doğruluğunu nasıl kontrol edebilir? Kaldı ki günümüzde üretici de bilerek ya da bilmeyerek herhangi bir ürünün üretiminde helal olmayan girdiler kullanabilmektedir. Bu durumdaki tüketici ve üreticinin çaresizliğini gidermede Helal Sertifikası güvenli bir limandır.

Helal Gıda faaliyetleri dünya üzerindeki Müslümanların birliği, dirliği ve ticareti için son derece önemli bir konudur. Gerçek İslam birliği, günlük hayatta kullanılan gıda, kozmetik, ilaç ve diğer ürünlerin Helal şartlarına uygun olması ile sağlanabilecektir.

GIMDES bu gerçekten hareketle, 2005 yılından itibaren Müslümanların Helal yaşam sisteminin en önemli halkası olan Helal lokmayı korumak için çalışmalarını sürdürmektedir. Tüm dünyadaki Müslüman Helal sertifikalama kurumlarının çatı kuruluşu pozisyonunda bulunan World Halal Council bünyesinde Helal sertifikalamada İslam birliğini kurma çalışmalarını sürdürmektedir. “